19 Haziran 2014 Perşembe

Kentsel Dönüşümün Diğer Yüzü


Türkiye’nin dört bir yanında kentsel dönüşüm projeleri uygulanıyor. Kentsel dönüşüm projeleri elbette sadece Türkiye’ye özgü değil.  Bu projelere ilk bakışta kentleşme bir anlamda modernleşme veya ilerleme anlamı taşıyabilir ki bu kentsel dönüşüm projelerinin neden kabul gördüğünü açıklayan bir sebepten biridir. Sapanca Kestanelik örneğinden yola çıkarak kentsel dönüşümün diğer yüzünü anlamaya çalışmak gerekir çünkü kent yoksulları kentsel dönüşüm projeleriyle birlikte mağdur olabilir ve dışlanmaya maruz kalabilirler.Kentsel dönüşüm projesiyle yüz yüze kalan insanların çoğu gecekondu veya eski ve bakımsız yerlerde yaşayan ve düşük gelir grubuna ait kişiler. Proje sürecinde ne yapacaklarını ve kime başvuracaklarını bilemiyorlar. Sapanca örneğinden yola çıkarsak Kestanelik’de yaşayanların birçoğu Roman. Roman olmak maalesef bu toplumda dezavantajlı grup demek. Bu halkın kendilerine ait bir yaşayış biçimleri var. Toplumun hakim kültürüne tam olarak adapte değiller fakat yaşamlarını da sistemin içerisinde sürdürmeye devam edebiliyorlar. Bu insanları alıp kentin çeperlerindeki yani merkez dışındaki alanlarda inşa edilen evelere taşınması halinde yeni yoksulluk biçimleri ortaya çıkabilir çünkü gecekondu bölgesinde yaşayan insanlar yeni yaşantılarını sürdürebilinirliğini sağlayamamaktadır.Kentsel dönüşüm projelerinin bir diğer boyutu ise; ranttır. Bu tarz projeleri hayata geçirmeden önce insanların nasıl algılayacağına ve hayatlarını nasıl etkileyeceğine bakmak gerekir. Genelde Türkiye’de kentsel dönüşümün uygulandığı alanlarda yaşayan insanlar belediyenin evlerine el koyduğu ve karşılığını vermedikleri gerekçeyle tepkililerdir çünkü onlarda “yerinden edilme” hissi yaratmaktadır ve zorunlu olarak yeniden yerleştirilmektedirler. Bu bağlamda baktığımızda, kent yoksulları şehrin dışına itilmektedir.

 Kentsel dönüşüm projeleri bina inşa etmekten ve çevrenin güzelleştirilmesinden ibaret değildir. Bu bir müdahale biçimidir ve zorunluluk içermektedir. Bu yüzden de var olan yoksulluğu ve dışlanmayı yeniden üretir.